HADİS-İ ŞERİF'in SÖYLEDİĞİNİ ÇOCUKLAR YAPIYORDA DİNDARLARIMIZ NEREDE.
Hikayemize başlamadan önce, İnternette sörf yaparken rastladığım aşağıdaki görselin bana birşeyleri çağrıştırdığını belirtmek istedim.
Resmi hazırlayıp, internete servis eden kişi birde üzerine hayvanlar hakkında bir hadis-i Şerif'i aynen yazmış, benimde dikkatimi çeken resimden ziyade o hadis oldu.
Hadis şöyle diyordu :
"Bütün canlılara merhamet edin. Bir hayvan gördüğünüzde ekmek-su verin. Bu öyle büyük bir sevaptır ki, bunu gören melekler o kimseyi alkışlar ve bunun sevabını yazmaktan elleri yorulur"
Bu ve buna benzer hayvanlarla, daha doğrusu tüm canlılarla ilgili okadar çok hadis varki, özelliklede kediler hakkında, ama ne yazıkki bu tür hadisler ne camilerde vaaz verilirken, ne cami ilan tahtalarında, ne dinci basında, nede son yıllarda adeta iktidarın borazanı durumuna gelmiş ve bu yüzden dini konulara ağırlık veren TV kanallarında rastlanmaz.
Onların derdi,varsa yoksa iyilikler güzellikler hep kadın, erkek ayırmaksızın insanlar içindir, yaptırımlar söz konusu oluncada bunlarda sadece kadınlara yöneliktir.
Birkaç örnek verecek olursak :
Bu gün insanlar için ne yaptın, diğer canlılar hiç göz önüne alınmaz, yada kadınlar kapanmalıdır, şurası burası saçının bu kadar teli hiç bir zaman görünmemelidir, evde oturmalıdır, çocuk doğurmalıdır, çocuk doğuruncada anadır, cennette anaların ayağı altındadır ve benzeri bir çok gerçek yada uydurma olduğu bilinmeyen onlarca, yüzlerce hadis.
Yüzlerce insan tanıdım, birkaç kez hacılık vazifelerini ve ardından umre ziyaretini yapanlarla, vaizlerle, müftülerle, bir ay oruca iki ay daha ekliyen, beş vakit namazı dahi az gören ve bu nedenle dindarlıkta rakip tanımayanlarla görüştüm, sohbet ettim, inanın bir tanesinden hayvanlar hakkında böyle hadislerinde var olduğunu duymadım.
Onlara göre insan harici tüm canlılar, insanların hizmeti yada beslenmeleri için yaratılmış, ölmesi, öldürülmesi pek okadar da üzerinde durulacak bir konu değildir. Sağ oldukça hizmet eder, hizmet edemiyecek duruma geldiğinde de bedava bakmaktansa yok edilir yada ölmesi için salınır ıssız kırlara, dağlara ve o zavallı hayvan okadar hizmetinin mükafatını böylece almış olur.
Köylerde yaşlanmış köpeklere kasıtlı olarak yiyecek verilmez çekip gitsin diye ve o kırlarda gördüğümüz tek başına dolaşan sonrada açlıktan ölen yaşlı köpekler bunlara birer örnektir.
Öyle sahipsiz, sağda solda, sokak ta, caddede, kırda, bayırda dolaşan hayvanlar ise zaten hiç nazarı itibara alınmaz, onlarında canı olduğu, acıyı hissettiği, ölümden korktuğu akıllarının kenarından bile geçmez.
Onlarda Allahın yarattığı canlılardır, bakıma intiyaçları vardır demezler, demezler ama, öldüklerinde cennete gidebilmek için yapmadıklarını bırakmazlar, özelliklede ibadet konusunda kat kat yerine getirirler de bu yaptıkları onları ne kadar cennete götürür yada götürmez bilmezler.
Bana sorarsanız boş yere uğraşırlar çünkü ibadetten önce insana bahşedilen merhamet, acıma ve yardım duygularını geliştirmeleri gerekir, bunlardan yoksun olanlar, yada canlılara karşı ilgisiz kalanlar, yardıma muhtaç olanların yanından geçip gidenler, bu kadar sahipsiz hayvan sırf bakımsızlıktan, ilgisizlikten acı içinde ölürken kılını dahi kıpırdatmayanlar ve benzerleri, bırakın günde beş vakti elli vakit namaz kılsalar, elli kere hacca, umreye gitseler, mezbaha misali yüzlerce kurban kesseler yine büyük yaradanın cennetine bırakın girmeyi, kapısının önünden bile geçemezler.
Çünkü onlar, yaratıcının nezdinde bu tavırlarıyle bencilliklerinin kurbanı olmuşlardır ve ne insan toplumuna nede diğer canlılara yakınlık duymazlar, yardım etmezler.
Ben naçizane olarak sormak isterim böyle cennet sevdalısı bencil insanlara, bunca yıldır gözlerinin önünde sokaklarda şurda burda kedi, köpek veye benzeri birçok hayvan normal yaşamına erişmeden açlıktan, susuzluktan, hastalıktan erken yaşlarda ölürken, siz insan olarak kaç tane hayvan canını kurtardınız ve onların normal yaşam süreleri kadar yaşamalarını sağladınız.
Tecrübelerim ve uğraşılarım şunu göstermiştirki inanın bunların içinde bir kişi dahi çıkmaz herhangi bir sahipsiz hayvanı yaşatmak için koruma altına almak gibi erdemli bir görevi.
Biz gelelim hikayemize, kıssadan hisse belki birilerinin merhamet duygularını uyandırır, belki bir tanede olsa bir hayvan canının kurtarılmasına vesile oluruz.
Çocuk ve Yavru Kedisi.
Arkamı döndüğümde kaldırımın kenarında, bütün şehri sarmış gibi görünen büyük ağacın
önünde gördüm onu. Simit tepsisi önünde olmasına rağmen esmer başında tepsinin durmasını sağlayan halka duruyordu. Yüzünde ufak bir çizik vardı.
Kollarında çok daha fazla yara, utangaç, ürkek tavırlarına rağmen kollarını kendisi yaralamış gibi görünüyordu. Üzerinde eski, artık kendisine oldukça küçük gelen kirli bir kıyafet vardı. Gözü hep ağacın diğer tarafındaydı. Arada bir önünden geçenlerin yüzüne
simit isteyip istemediklerini anlayacak kadar kısa bakıp tekrar çeviriyordu gözlerini o baktığı yere.
Kaldırım kenarına sinmiş, tüyleri kabartılmış gibi duran yavru kediyi seyrediyordu. Kirpi, yinemi geldin, diye seslendi kediye.
Birden önüne döndü. Abi simit vereyim, taptaze, diye, aynı cümleyle, geçenlere hevesli, hevesli seslenmeye başladı.
Bir kaç simit sattı, becerikli hareketlerle sarıp verdi, aldığı paraları özenle toparladı, koşarak arkadaki bakkala girdi. Biraz sonra elinde bir sütle çıktı. Belkide yaralı kolları yüzünden kendisinden bekleyeceğim en son şeydi bu.
Poşetten çıkardığı pet bardağın üst tarafını bıçağıyla kesti. O arada kedi yanına gelmişti. içine biraz süt koydu, kedinin önüne bıraktı. Kedi iştahla sütü içmeye başladı.
Kirpi, sen de az malın gözü değilsin dedi. Kafasını kaldırıp etrafa baktı, beni gördü, nasılda içiyor abi gördün mü? dedi. Başımla onayladım, gözüm tekrar kollarına kaydı. onunkiler de.
Hemen başını kediye çevirdi. Yanına bir yavru kedi daha gelmişti.
Hoppala! Size mi çalışayım bütün gün arkadaş! diye söylendi.
Gitti, bir pet bardak daha alıp geldi, diğer kedinin önüne de süt koydu, tezgahının başına geçti, yanına yaklaştım.
-Adın ne senin?
-Samet.
-Senin mi kediler ?
-Kirpi benim oldu sayılır, öbürü de ara ara geliyor, yazık ona süt veriyorum.
-O kadar paran var mı ki ?
-Yetiyor ya işte.
-Ne kadar kazanı yorsun da kedilerin sütüne bile yetiyor.
-Benim oldu Kirpi . İnsan kendi kedisini aç bırakır mı? hem süt almayıp da ne yapayım abi.
-Babam zaten bana bırakmaz ki kazandığım parayı.
-Niye bırakmıyormuş ?
-Bırakmaz babamı ne bilirsin sen . Sağı solu belli olmaz adamın.
-Hem ben bazen onun aldıklarına daha fazla simit alıp ekliyorum fırından, kalan parayı saklıyorum, kardeşim olsaydı onu beslerdim.
-Kollarına ne yaptın öyle?
-Ne yapacakmışım kollarıma insan kendi kollarını keser mi? Babam kızdı da yaptı, gördükçe akıllanır,adam olursun dedi.
-Niye kızdı?
-Babamın sağı solu belli olmaz ki. İki simit köpeğe attım diye tuttu kolumdan götürdü eve. Yazık, köpeği de tekmeleyip kovaladı.
-Senden adam olmaz namussuz dedi bana. Evde de kızdı işte, kesti kolumu hep. Ben babamı dövemem ki, babamdan güçlü olsaydım da dövmezdim. Köpek oralara dadandı diye tutup buraya getirdi beni
-E burada' da kedi var, görürse.
-Sütü ben almadım derim Ama kirpi'ye de tekme atarsa, güçlü olduğum zaman döverim bu sefer işte. Bir de, güçlü olduğum zaman, geçen gün beni ittirip burdan kovan simitçi abiyi döverim. Simitlerini Kirpi' ye veririm .
Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı . Tekrar yanıma geldi,
-Simit vereyim abi? Çok taze.
-İyi hadi ver bir tane .
Becerikli elleriyle çabuk, çabuk sardı. Bozuk paraları aldı, cebine atacakken durdu,
-Abi fazla para verdin. Bir tane simit aldın ya.
-Geri kalanıyla bir kaç gün Kirpiyi beslersin . Fırından babandan habersiz simit almana gerek kalmaz, babanı kızdırmazsın, fenamı.
Elindeki paralara bakarak biraz düşündü.
-Yok ya Olur mu öyle? Kirpi senin kedin olmuş olur. Benim kirpiyi kendi paramla besliyorum ben onu. Sen bu paraları al, başka kedilere süt alırsın.
Paraları elime tutuşturdu. Üstünde birkaç simit kalmış tepsinin yanından geçti, kedilerin yanına döndü. Arkasından baka kaldım. Kedilere baktı, bana dönüp yaşına fazlaca büyük gelen bir hareketle gülümseyerek elini çoktan bitirmişler der gibi salladı.
Gülümsedim, selam verdim, onu kirpisiyle ve diğer yalancı ama hor görülmeyen kedisiyle
başbaşa bıraktım.
Zerrince__
BENZER KONULAR :
Otoban da ördek yavrularına yol veren insan gibi insan sürücüler
Bir simitçi çocuğun yaptığı iyiliği büyüğüm diyenler neden yapamaz.
İnanılması zor bir atın kurtarılışı ve hayvan sevisinin zaferi
Göçmen kuşların mola verdikleri cennet köşeleri
Dünyada kuş türleri evrimi ve yaşantıları
Kuşlarda vücut ve kanat tüyleri, anatomik yapıları
Antartika'dan yola çıkarak Ekvatora doğru uçan deniz kuşları Pertreller
Tweetle
Bizi Takip Edin
önünde gördüm onu. Simit tepsisi önünde olmasına rağmen esmer başında tepsinin durmasını sağlayan halka duruyordu. Yüzünde ufak bir çizik vardı.
Kollarında çok daha fazla yara, utangaç, ürkek tavırlarına rağmen kollarını kendisi yaralamış gibi görünüyordu. Üzerinde eski, artık kendisine oldukça küçük gelen kirli bir kıyafet vardı. Gözü hep ağacın diğer tarafındaydı. Arada bir önünden geçenlerin yüzüne
simit isteyip istemediklerini anlayacak kadar kısa bakıp tekrar çeviriyordu gözlerini o baktığı yere.
Kaldırım kenarına sinmiş, tüyleri kabartılmış gibi duran yavru kediyi seyrediyordu. Kirpi, yinemi geldin, diye seslendi kediye.
Birden önüne döndü. Abi simit vereyim, taptaze, diye, aynı cümleyle, geçenlere hevesli, hevesli seslenmeye başladı.
Bir kaç simit sattı, becerikli hareketlerle sarıp verdi, aldığı paraları özenle toparladı, koşarak arkadaki bakkala girdi. Biraz sonra elinde bir sütle çıktı. Belkide yaralı kolları yüzünden kendisinden bekleyeceğim en son şeydi bu.
Poşetten çıkardığı pet bardağın üst tarafını bıçağıyla kesti. O arada kedi yanına gelmişti. içine biraz süt koydu, kedinin önüne bıraktı. Kedi iştahla sütü içmeye başladı.
Kirpi, sen de az malın gözü değilsin dedi. Kafasını kaldırıp etrafa baktı, beni gördü, nasılda içiyor abi gördün mü? dedi. Başımla onayladım, gözüm tekrar kollarına kaydı. onunkiler de.
Hemen başını kediye çevirdi. Yanına bir yavru kedi daha gelmişti.
Hoppala! Size mi çalışayım bütün gün arkadaş! diye söylendi.
Gitti, bir pet bardak daha alıp geldi, diğer kedinin önüne de süt koydu, tezgahının başına geçti, yanına yaklaştım.
-Adın ne senin?
-Samet.
-Senin mi kediler ?
-Kirpi benim oldu sayılır, öbürü de ara ara geliyor, yazık ona süt veriyorum.
-O kadar paran var mı ki ?
-Yetiyor ya işte.
-Ne kadar kazanı yorsun da kedilerin sütüne bile yetiyor.
-Benim oldu Kirpi . İnsan kendi kedisini aç bırakır mı? hem süt almayıp da ne yapayım abi.
-Babam zaten bana bırakmaz ki kazandığım parayı.
-Niye bırakmıyormuş ?
-Bırakmaz babamı ne bilirsin sen . Sağı solu belli olmaz adamın.
-Hem ben bazen onun aldıklarına daha fazla simit alıp ekliyorum fırından, kalan parayı saklıyorum, kardeşim olsaydı onu beslerdim.
-Kollarına ne yaptın öyle?
-Ne yapacakmışım kollarıma insan kendi kollarını keser mi? Babam kızdı da yaptı, gördükçe akıllanır,adam olursun dedi.
-Niye kızdı?
-Babamın sağı solu belli olmaz ki. İki simit köpeğe attım diye tuttu kolumdan götürdü eve. Yazık, köpeği de tekmeleyip kovaladı.
-Senden adam olmaz namussuz dedi bana. Evde de kızdı işte, kesti kolumu hep. Ben babamı dövemem ki, babamdan güçlü olsaydım da dövmezdim. Köpek oralara dadandı diye tutup buraya getirdi beni
-E burada' da kedi var, görürse.
-Sütü ben almadım derim Ama kirpi'ye de tekme atarsa, güçlü olduğum zaman döverim bu sefer işte. Bir de, güçlü olduğum zaman, geçen gün beni ittirip burdan kovan simitçi abiyi döverim. Simitlerini Kirpi' ye veririm .
Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı . Tekrar yanıma geldi,
-Simit vereyim abi? Çok taze.
-İyi hadi ver bir tane .
Becerikli elleriyle çabuk, çabuk sardı. Bozuk paraları aldı, cebine atacakken durdu,
-Abi fazla para verdin. Bir tane simit aldın ya.
-Geri kalanıyla bir kaç gün Kirpiyi beslersin . Fırından babandan habersiz simit almana gerek kalmaz, babanı kızdırmazsın, fenamı.
Elindeki paralara bakarak biraz düşündü.
-Yok ya Olur mu öyle? Kirpi senin kedin olmuş olur. Benim kirpiyi kendi paramla besliyorum ben onu. Sen bu paraları al, başka kedilere süt alırsın.
Paraları elime tutuşturdu. Üstünde birkaç simit kalmış tepsinin yanından geçti, kedilerin yanına döndü. Arkasından baka kaldım. Kedilere baktı, bana dönüp yaşına fazlaca büyük gelen bir hareketle gülümseyerek elini çoktan bitirmişler der gibi salladı.
Gülümsedim, selam verdim, onu kirpisiyle ve diğer yalancı ama hor görülmeyen kedisiyle
başbaşa bıraktım.
Zerrince__
BENZER KONULAR :
Otoban da ördek yavrularına yol veren insan gibi insan sürücüler
Bir simitçi çocuğun yaptığı iyiliği büyüğüm diyenler neden yapamaz.
İnanılması zor bir atın kurtarılışı ve hayvan sevisinin zaferi
Göçmen kuşların mola verdikleri cennet köşeleri
Dünyada kuş türleri evrimi ve yaşantıları
Kuşlarda vücut ve kanat tüyleri, anatomik yapıları
Antartika'dan yola çıkarak Ekvatora doğru uçan deniz kuşları Pertreller
Tweetle
Bizi Takip Edin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder