14.11.2014

Simitçi Çocuk ve Yavru Kediler (Ekl.)



HADİS-İ ŞERİF'in SÖYLEDİĞİNİ ÇOCUKLAR YAPIYORDA DİNDARLARIMIZ NEREDE.

Hikayemize başlamadan önce, İnternette sörf yaparken rastladığım aşağıdaki görselin bana birşeyleri çağrıştırdığını belirtmek istedim.
Resmi hazırlayıp, internete servis eden kişi birde üzerine hayvanlar hakkında bir hadis-i Şerif'i aynen yazmış, benimde dikkatimi çeken resimden ziyade o hadis oldu.


Hadis şöyle diyordu :
"Bütün canlılara merhamet edin. Bir hayvan gördüğünüzde ekmek-su verin. Bu öyle büyük bir sevaptır ki, bunu gören melekler o kimseyi alkışlar ve bunun sevabını yazmaktan elleri yorulur"
   
     
Bu ve buna benzer hayvanlarla, daha doğrusu tüm canlılarla ilgili okadar çok hadis varki, özelliklede kediler hakkında, ama ne yazıkki bu tür hadisler ne camilerde vaaz verilirken, ne cami ilan tahtalarında, ne dinci basında, nede son yıllarda adeta iktidarın borazanı durumuna gelmiş ve bu yüzden dini konulara ağırlık veren TV kanallarında rastlanmaz.

Onların derdi,varsa yoksa iyilikler güzellikler hep kadın, erkek ayırmaksızın insanlar içindir, yaptırımlar söz konusu oluncada bunlarda sadece kadınlara yöneliktir.

Birkaç örnek verecek olursak :
Bu gün insanlar için ne yaptın, diğer canlılar hiç göz önüne alınmaz, yada kadınlar kapanmalıdır, şurası burası saçının bu kadar teli hiç bir zaman görünmemelidir, evde oturmalıdır, çocuk doğurmalıdır, çocuk doğuruncada anadır, cennette anaların ayağı altındadır ve benzeri bir çok gerçek yada uydurma olduğu bilinmeyen onlarca, yüzlerce hadis.



Yüzlerce insan tanıdım, birkaç kez hacılık vazifelerini ve ardından umre ziyaretini yapanlarla, vaizlerle, müftülerle, bir ay oruca iki ay daha ekliyen, beş vakit namazı dahi az gören ve bu nedenle dindarlıkta rakip tanımayanlarla görüştüm, sohbet ettim, inanın bir tanesinden hayvanlar hakkında böyle hadislerinde var olduğunu duymadım.

Onlara göre insan harici tüm canlılar, insanların hizmeti yada beslenmeleri için yaratılmış, ölmesi, öldürülmesi pek okadar da üzerinde durulacak bir konu değildir. Sağ oldukça hizmet eder, hizmet edemiyecek duruma geldiğinde de bedava bakmaktansa yok edilir yada ölmesi için salınır ıssız kırlara, dağlara ve o zavallı hayvan okadar hizmetinin mükafatını böylece almış olur.



Köylerde yaşlanmış köpeklere kasıtlı olarak yiyecek verilmez çekip gitsin diye ve o kırlarda gördüğümüz tek başına dolaşan sonrada açlıktan ölen yaşlı köpekler bunlara birer örnektir.
Öyle sahipsiz, sağda solda, sokak ta, caddede, kırda, bayırda dolaşan hayvanlar ise zaten hiç nazarı itibara alınmaz, onlarında canı olduğu, acıyı hissettiği, ölümden korktuğu akıllarının kenarından bile geçmez.

Onlarda Allahın yarattığı canlılardır, bakıma intiyaçları vardır demezler, demezler ama, öldüklerinde cennete gidebilmek için yapmadıklarını bırakmazlar, özelliklede ibadet konusunda kat kat yerine getirirler de bu yaptıkları onları ne kadar cennete götürür yada götürmez bilmezler.



Bana sorarsanız boş yere uğraşırlar çünkü ibadetten önce insana bahşedilen merhamet, acıma ve yardım duygularını geliştirmeleri gerekir, bunlardan yoksun olanlar, yada canlılara karşı ilgisiz kalanlar, yardıma muhtaç olanların yanından geçip gidenler, bu kadar sahipsiz hayvan sırf bakımsızlıktan, ilgisizlikten acı içinde ölürken kılını dahi kıpırdatmayanlar ve benzerleri, bırakın günde beş vakti elli vakit namaz kılsalar, elli kere hacca, umreye gitseler, mezbaha misali yüzlerce kurban kesseler yine büyük yaradanın cennetine bırakın girmeyi, kapısının önünden bile geçemezler. 
Çünkü onlar, yaratıcının nezdinde bu tavırlarıyle bencilliklerinin kurbanı olmuşlardır ve ne insan toplumuna nede diğer canlılara yakınlık duymazlar, yardım etmezler.



Ben naçizane olarak sormak isterim böyle cennet sevdalısı bencil insanlara, bunca yıldır gözlerinin önünde sokaklarda şurda burda kedi, köpek veye benzeri birçok hayvan normal yaşamına erişmeden açlıktan, susuzluktan, hastalıktan erken yaşlarda ölürken, siz insan olarak kaç tane hayvan canını kurtardınız ve onların normal yaşam süreleri kadar yaşamalarını sağladınız.

Tecrübelerim ve uğraşılarım şunu göstermiştirki inanın bunların içinde bir kişi dahi çıkmaz herhangi bir sahipsiz hayvanı yaşatmak için koruma altına almak gibi erdemli bir görevi.

Biz gelelim hikayemize, kıssadan hisse belki birilerinin merhamet duygularını uyandırır, belki bir tanede olsa bir hayvan canının kurtarılmasına vesile oluruz.

Çocuk ve Yavru Kedisi.

Arkamı  döndüğümde kaldırımın  kenarında, bütün şehri  sarmış  gibi  görünen  büyük  ağacın
önünde  gördüm   onu.  Simit  tepsisi  önünde  olmasına  rağmen  esmer  başında  tepsinin durmasını sağlayan  halka  duruyordu.  Yüzünde  ufak  bir  çizik  vardı. 



Kollarında  çok  daha  fazla  yara,  utangaç,  ürkek  tavırlarına rağmen  kollarını  kendisi yaralamış   gibi   görünüyordu.  Üzerinde  eski,  artık  kendisine  oldukça  küçük  gelen  kirli  bir kıyafet  vardı. Gözü   hep  ağacın  diğer  tarafındaydı.  Arada  bir  önünden  geçenlerin yüzüne

simit  isteyip   istemediklerini  anlayacak  kadar  kısa  bakıp  tekrar  çeviriyordu gözlerini   o baktığı  yere.

Kaldırım kenarına  sinmiş,  tüyleri  kabartılmış  gibi  duran  yavru  kediyi seyrediyordu.  Kirpi,   yinemi  geldin, diye  seslendi  kediye.

Birden  önüne  döndü.  Abi  simit  vereyim, taptaze,  diye, aynı cümleyle, geçenlere  hevesli, hevesli  seslenmeye  başladı.

Bir kaç simit sattı,  becerikli  hareketlerle  sarıp verdi, aldığı  paraları özenle toparladı, koşarak arkadaki   bakkala girdi. Biraz  sonra  elinde  bir sütle çıktı. Belkide  yaralı  kolları  yüzünden kendisinden  bekleyeceğim  en  son şeydi  bu.  

Poşetten  çıkardığı  pet  bardağın  üst  tarafını bıçağıyla  kesti.  O arada  kedi   yanına  gelmişti. içine  biraz  süt  koydu, kedinin önüne  bıraktı. Kedi  iştahla  sütü  içmeye  başladı.



Kirpi,  sen de az  malın gözü  değilsin dedi. Kafasını  kaldırıp  etrafa  baktı, beni  gördü, nasılda içiyor  abi   gördün mü?  dedi.  Başımla  onayladım, gözüm  tekrar kollarına kaydı. onunkiler  de. 


Hemen başını  kediye  çevirdi.  Yanına  bir yavru  kedi  daha  gelmişti.

Hoppala!  Size mi  çalışayım  bütün gün  arkadaş!  diye  söylendi.
Gitti,  bir pet bardak  daha  alıp geldi,  diğer kedinin önüne de  süt  koydu, tezgahının  başına geçti, yanına  yaklaştım.

-Adın ne  senin?  

-Samet.
-Senin mi  kediler ? 
-Kirpi  benim oldu sayılır, öbürü  de ara ara  geliyor, yazık  ona  süt  veriyorum. 
-O  kadar paran  var mı ki ?
-Yetiyor  ya  işte.  
-Ne  kadar kazanı yorsun da kedilerin  sütüne bile  yetiyor. 
-Benim  oldu  Kirpi . İnsan  kendi kedisini aç bırakır mı?  hem  süt almayıp  da  ne yapayım abi. 
-Babam  zaten  bana  bırakmaz ki   kazandığım parayı. 
-Niye bırakmıyormuş ?  
-Bırakmaz  babamı  ne bilirsin  sen . Sağı  solu  belli olmaz adamın. 
-Hem ben bazen onun aldıklarına daha fazla  simit alıp ekliyorum fırından, kalan parayı    saklıyorum, kardeşim olsaydı onu beslerdim.  
 -Kollarına  ne yaptın  öyle?   
-Ne yapacakmışım  kollarıma insan  kendi  kollarını keser  mi? Babam  kızdı da yaptı,  gördükçe  akıllanır,adam olursun dedi.
-Niye  kızdı? 
-Babamın  sağı solu belli   olmaz ki.  İki  simit  köpeğe  attım  diye tuttu kolumdan götürdü eve.  Yazık,  köpeği  de  tekmeleyip kovaladı.
-Senden  adam olmaz  namussuz  dedi bana. Evde de  kızdı işte,  kesti  kolumu hep. Ben  babamı  dövemem ki, babamdan  güçlü olsaydım da  dövmezdim. Köpek oralara  dadandı diye  tutup  buraya  getirdi  beni 
-E burada' da  kedi var,  görürse. 
-Sütü ben almadım derim Ama kirpi'ye de tekme atarsa, güçlü  olduğum zaman döverim  bu sefer  işte. Bir de,  güçlü  olduğum zaman, geçen  gün   beni  ittirip  burdan  kovan  simitçi  abiyi  döverim. Simitlerini  Kirpi' ye veririm .
Kollarını  kaşıdı. Bakmayı  unuttuğunu farketmiş  gibi  aniden  döndü  kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı . Tekrar yanıma geldi,  
-Simit  vereyim abi? Çok  taze. 
-İyi  hadi  ver  bir tane .

Becerikli  elleriyle  çabuk, çabuk sardı.  Bozuk  paraları aldı, cebine  atacakken durdu, 

-Abi  fazla para verdin. Bir tane simit  aldın ya. 
-Geri  kalanıyla  bir kaç gün  Kirpiyi beslersin . Fırından  babandan  habersiz  simit  almana  gerek kalmaz,  babanı  kızdırmazsın, fenamı.

Elindeki  paralara  bakarak biraz düşündü.  
-Yok ya Olur mu  öyle?  Kirpi  senin  kedin olmuş olur. Benim kirpiyi  kendi paramla  besliyorum ben onu. Sen bu paraları al, başka kedilere süt alırsın.



Paraları elime tutuşturdu. Üstünde birkaç  simit  kalmış tepsinin  yanından geçti, kedilerin yanına döndü. Arkasından  baka  kaldım.  Kedilere baktı, bana  dönüp  yaşına fazlaca büyük gelen  bir hareketle gülümseyerek elini çoktan bitirmişler der gibi salladı.

Gülümsedim, selam verdim, onu kirpisiyle ve diğer yalancı ama hor görülmeyen  kedisiyle 
başbaşa  bıraktım.

Zerrince__   

BENZER KONULAR :
Otoban da ördek yavrularına yol veren insan gibi insan sürücüler
Bir simitçi çocuğun yaptığı iyiliği büyüğüm diyenler neden yapamaz.
İnanılması zor bir atın kurtarılışı ve hayvan sevisinin zaferi
Göçmen kuşların mola verdikleri cennet köşeleri
Dünyada kuş türleri evrimi ve yaşantıları
Kuşlarda vücut ve kanat tüyleri, anatomik yapıları
Antartika'dan yola çıkarak Ekvatora doğru uçan deniz kuşları Pertreller





Share
Bizi Takip Edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder